Öncelikle İstanbul ve Ankara başta olmak üzere merkez olarak
nitelendirilebilecek büyük şehirlerindeki üniversitelerde okuyan Kürt
öğrenciler üzerinden yaptığım bir gözlemle başlayabilirim. Bu öğrencilerin sol
değerler adına önem taşıyan konular açısından organize olabilme ve bu alana
yönelik hizmetlerde bulunma bakımından cesur ve aktif bir rol üstlendikleri
apaçık. Bu imza toplama, dergi, broşür, afiş vb. gibi etkinlikler şeklinde
görülebildiği gibi somut eylem alanlarında boy gösterme vb. aktif faaliyetleri
de içeren bir rol üstlendiklerine sıkça tanık olmaktayız. Bu faaliyetlerin sol
hareket açısından etkisinin hangi boyutta olduğunu nasıl saptayabiliriz. Bu
bakımdan Türkiye’de Kürt olmayan ve sol değerlere yakın kişilerin bu aktif Kürt
gençlerine hangi noktadan baktığını irdelemek gerek. Bu irdelemeye geçmeden
önce sol hareket ve Kürt gençlerinin ayrı ayrı kendi içlerinde bir bütün olarak
görmediğimin altını çizmem gerek. Üniversitelerde okuyan çok farklı siyasal
eğilimli Kürt gençleri olduğu gibi farklı sol fraksiyonları bir bütün olarak
ele almıyorum. Ancak genel olarak Kürtler ve sosyalizm eksenli sol arasında
kimi zaman sıklıkla gördüğüm iki tespit yapacağım.
Sözünü
ettiğim Kürt gençlerinin eylemlerdeki aktif tutumlarının Kürt olmayanlar
açısından bir gereklilik, harekete ivme kazandıran bir unsur olduğuna şüphe
yok. Bu nedenle Kürtlerin sözünü ettiğim faaliyetlerinin Türkiye’deki
öğrencilerin etkinliğine kattığı dinamizm oldukça somut. Nispeten olumlu
bir katkı olarak nitelendirilebilecek bu özellik yanında Kürt olmayanların,
hareket içerisinde aktif olarak yer almasının dışında Kürtlerin sahip oldukları
bazı özelliklerden ötürü sol hareket için bazı açmazları taşıdıklarına yönelik
başka bir algıyı taşıdıklarını gözlemliyorum. Bunlardan ilki Kürt olmayan
solcuların, Kürtleri kimi zaman önyargılarla kimi zaman bireysel olarak bizzat
yaşayarak edindikleri tecrübelerden kaynaklı algılamalarıyla değerlendirmeleri.
Bu algılama içerisinde Kürtler, çoğu zaman yaşayış tarzı ve ritüelleriyle
(düğünleri, aşirete dayalı yapıları ve bunların yansıması olan daha birçok şey)
çoğu zaman hoyrat ve geri bir toplum olarak görülüyor. Grup içerisinde bu
algıyı taşıyanlar fazlaysa buna çözüm üretmek kolay değil. Ancak yine de
bu türden yapısal bir sorunun minimize edilebileceği potensiyeli mevcut.
Öte yandan ikinci bir unsur olarak Kürtlerin zaman zaman etnik milliyetçi bir
tondaki söylemleri ve solun “evrensel” değerlerinden ziyade Kürtlerin “yerel”
taleplerini ön plana çıkaran yaklaşımlarının yaygınlığı sol hareket
içerisinde Kürt olmayanlar için bir endişe konusu olabiliyor. Bu kaygının güçlü
yönleri bulunmakta. Solun çözüm üretmesi gereken birçok sorun olduğu halde
Kürtlerin, salt yerel talepler üzerinde takılıp kalmasının sol hareket
açısından olumsuz bir etki yarattığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda Kürt
gençlerinin yoğun "Kürdistan" ve "Kürt" vurgusu, aynı etnik
kimliğe sahip arkadaşları arasında ısrarla Kürtçe konuşma çabası, Kürtçe
konuşmayan Kürtleri yerme bu yerelliğin bazı özellikleri. Kürt siyasal
hareketini merkeze koyan bu yaklaşım Kürtlerin, Kürt olmayanlarla ilişkileri
bakımından da sorunlu bir alan açmakta. Böyle bir tabloda taraflar, ortak bir
gündemi yaratamamalarından ötürü, birbirlerine karşı ulusalcı, sivil ya da
etnik formlarında milliyetçi, gibi yaftalamalarla bulunmalarına ve birbirlerini
dışlamalarına neden olmakta. Türkiye’de kendine siyaseten solda
konumlandıran, Kürt siyasetine alan açmaya önem veren Kürt gençler ile Kürt
olmayan, ancak Kürtlerin siyasal hak taleplerine yakın duran gençlerin bu
sorunları aşmaları gerekiyor. Bu da iki taraflı entellektüel bir performansa
bağlı.
0 Yorumlar:
Yorum Gönder