—İnsan
düşünceleriyle mi duygularıyla mı sever? Sevmek düşünsel mi yoksa duygusal bir
eylem midir?
—Düşünsel
olduğunu düşünüyorum, duygular ölçüsünü belirliyor sevginin, azaltıp
eksilteceğine karar veriyor. Bu durumda düşünce ve duygunun savaşımı var. Asıl
sorgulanması gereken sevmek eylemini başlatanın duygu mu düşünce olduğu.
—Sevmek derken
aşktan mı bahsediyoruz?
—Aşk ilişkisi
olmak zorunda değil, her türlü sevgi olabilir.
—Anne
çocuk arasındaki sevgi durumu nasıl açıklanabilir bu durumda?
—Bir kız büyüdüğünde
anne olacağını bilir, aralarındaki duygusallık onları birbirine bağlar. Tam
olarak söylemek istediğim de bu duygusallık bize hem sevgimizin ölçüsünü
veriyor hem de sevmediğimiz insanla aramızdaki fiziksel mesafenin yakınlığını
belirliyor. Eğer duygusal yakınlık beslemiyorsak birine, sevgi ölçümüz sıfıra
yakın bir yerdeyse olabildiğince uzak durmaya çalışıyoruz. Diğer taraftan seviyorsak da mümkün
olduğunca yanında olmaya çabalıyoruz.Olamadığımız zamanlarda bunu duygusal
sözlerle dile getiriyoruz. Nihayetinde bizim duygularımıza şeklini veren
onların uzaklığını ve yakınlığını belirleyen, düşünsel yanımız.Kalbimiz
sürekli atmaktadır yaşadığımız sürece. Belli bir ritmi var tık tık.
Sevdiklerimizi görünce daha müzikal bir hal alıyor. Kalp göğse sığmıyor sanki.
İşte buna karar veren tık tık ritminin yaratıcısı beyindir. Duyguları düşünsel
öğeye bağlı kalmadan aktarırsak ya da öyle yaşadığımıza inanırsak pek çok
şeyden mahrum kalabiliriz.