Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak / Yılmaz Erdoğan

Her şey yapılabilir
Bir beyaz kâğıtla
Uçak örneğin, uçurtma mesela
Altına konulabilir
Bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
Sallanan bir masanın
Veya şiir yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa
Bir ömür üzerine
Bir beyaz kâğıda
Her şey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
Her şeyden
Bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
Ve benim
Bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan
Ama anlatamam
Toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

Devrim ve Ölümsüzlük

“Dans edemediğim devrim, devrim değildir.”


Emma Goldman
"Her devrim bir isyandır, ama her isyan bir devrim değildir. "

 Devrim Kuramı s. 123
"Öleceğimiz günü bilmemek bizi ölümsüz kılar."

Andrei Tarkovski

Dünyanın En Tuhaf Mahlûku/Nazım Hikmet

akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin. midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat. ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef. koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf. ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende. ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, — demeğe de dilim varmıyor ama — kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!1947

Duygu ve Düşünce Üzerine Bir Diyalog

—İnsan düşünceleriyle mi duygularıyla mı sever? Sevmek düşünsel mi yoksa duygusal bir eylem midir?
—Düşünsel olduğunu düşünüyorum, duygular ölçüsünü belirliyor sevginin, azaltıp eksilteceğine karar veriyor. Bu durumda düşünce ve duygunun savaşımı var. Asıl sorgulanması gereken sevmek eylemini başlatanın duygu mu düşünce olduğu.
—Sevmek derken aşktan mı bahsediyoruz?
—Aşk ilişkisi olmak zorunda değil, her türlü sevgi olabilir.
—Anne çocuk arasındaki sevgi durumu nasıl açıklanabilir bu durumda?
—Bir kız büyüdüğünde anne olacağını bilir, aralarındaki duygusallık onları birbirine bağlar. Tam olarak söylemek istediğim de bu duygusallık bize hem sevgimizin ölçüsünü veriyor hem de sevmediğimiz insanla aramızdaki fiziksel mesafenin yakınlığını belirliyor. Eğer duygusal yakınlık beslemiyorsak birine, sevgi ölçümüz sıfıra yakın bir yerdeyse olabildiğince uzak durmaya çalışıyoruz. Diğer taraftan seviyorsak da mümkün olduğunca yanında olmaya çabalıyoruz.Olamadığımız zamanlarda bunu duygusal sözlerle dile getiriyoruz. Nihayetinde bizim duygularımıza şeklini veren onların uzaklığını ve yakınlığını belirleyen, düşünsel yanımız.Kalbimiz sürekli atmaktadır yaşadığımız sürece. Belli bir ritmi var tık tık. Sevdiklerimizi görünce daha müzikal bir hal alıyor. Kalp göğse sığmıyor sanki. İşte buna karar veren tık tık ritminin yaratıcısı beyindir. Duyguları düşünsel öğeye bağlı kalmadan aktarırsak ya da öyle yaşadığımıza inanırsak pek çok şeyden mahrum kalabiliriz.

Sinek İlacı Sıkan Araç

90’lı yıllar olsa da çocukluğum oldukça yakın. Bu yakınlıkta hafızamda kalan ve ağız dolusu kahkaha atmayı hak eden en önemli olaylardan biri de mahalleye sinekleri öldürmek üzere belediyenin yolladığı zehir püskürten aracın yarattığı coşku. Ciddi ciddi beklenen, hatta bize uzak olan sokakta olsa da geldiği haberini aldığımızda depar atmamıza neden olan bir neşeden söz ediyorum. Araç, sokaklarda gezinip tüm hızıyla zehrini salarken, arkasından koşan onlarca çocuk… Beyaz dumanın yarattığı sis içinde kaybolup güvenliğini yitiren, salt mazot kokulu zehir salgılayan borudan gelen havayı soluyan mahallenin çocukları topluluğuydu bunu yapan. Koşmaktan harap olup, bitkin düşmeyle ya da aracın gaza basıp uzaklaşmasıyla son bulurdu bu maraton. Ardından bunu kaçıranların hayıflanmaları yanında bu eşsiz ritüeli yaşayanların anlattıkları da hatırlandıkça o derece gülünç kalıyor. Ballandıra ballandıra anlatanlara cevaben tüh, kaçırdım diyenler olduğu gibi, bu maratona katılanların yüzlerine ya da kollarına mazot dumanın savurduğu yapışkan ve yağlı tabakaya dokunmanın verdiği hazzı anlatanların hissettirdikleri paha biçilmezdi.

Bajarê Çavên te-Gözlerinin Şehri / Bablisok

Di bajarê çavên te de me/ Gözlerinin şehrindeyim
Li sikaka bihên te digerim/ Kirpiklerinin sokaklarında geziyorum
Niha jî li ber deriyê dilê te me/ Şimdi de yüreğinin kapısındayım
Derî veke, çavê min/ Kapıyı aç, gözüm
Niha jî li ber deriyê dilê te me/ Şimdi de gönlünün kapısındayım
Bêkes im bêçar im/ Kimsesizim, biçareyim
Dirêjî min bike destê xwe/ Uzat bana elini
Di xeyalan deme/Hayallerdeyim
Zanim tu ne li vî bajarî yî , yarê/ Biliyorum bu şehirde değilsin sen, yârim 

Dönen Dönsün/Pir Sultan Abdal

Koyun beni hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Yolumdan dönüp mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Benim pirim gayet ulu kişidir
Yediler ulusu, kırklar eşidir
On iki imamın server başıdır
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kemend, işte boynum asarsa
İşte hançer, işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Ulu mahşer günü olur divan kurulur
Suçlu, suçsuz gelir orada dirilir
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Pir Sultan'ım arşa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakka teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Ay Dilbere/Feqiye Teyran

li baxê min bû zivistan
hey dîlberê dem gulîstan
çilmisî gul bax û bistan
wêran ezim malêm xirab
hey dîlberê qey menale
feqiyê tayran êdî kale
nexweşekî pir bê hale
tu hem gulî, hem rihanî/ sen hem gülsün, hem reyhan
tu hem derdî, hem dermanî/ sen hem dertsin, hem derman
hem hekimi, hem lokmani/ hem hekimsin, hem lokman
viran mezın, malem xırab/ gel viraneyim, halim harap
hey dilberê da tu zanî
kulîlik vebûn çiya u banî
bilbil pirs kir feqî kanî
wêran ez malêm xirab

Gandhi




"uğruna ölebileceğim birçok dava var, ama uğrunda öldüreceğim hiçbir dava yok."


Vardım Dostun Bahçasına / Cemil Koçgün


vardım dostun bahçasına
dost bahçası küllü güldür
oturmuş taht-ı sarayına
taht-ı saray türlü güldür
gülden terazi yaparlar
gülü gülünen tartarlar
gül alırlar gül satarlar
çarşı pazar gülistandır
cem u cemaat gülistandır
Söz- Müzik: Süleyman Kaya-İsmail Oğuz
 

Yol / İlkay Akkaya

Bahardım soldum uzun yıllar ardında                                    Düşlerin gülüşleri armağan bana
Turnalar geçti başımdan sokaklarımdan                                Kederi armağan bana yolculukların
Yollar akıp giderken yıllar geçip giderken                              Yollar akıp giderken yıllar geçip giderken
Yolum, yoldaşım oldu                                                         Yolum, yoldaşım oldu

Sokaklarda kan vardı                                                           Duvarlarda suret idim
Ölüm vardı hatıramda                                                          Solup giden gülüş gibi
Kaybolurken genç ömürler                                                   Düş olurken genç ömürler
Zaman sustu beni yol tuttu                                                   Ateş sustu beni kül tuttu

Sustum, kül içinde ateş                                                        Sustum, kül içinde ateş
Soldum, gül içinde o düş                                                      Soldum, gül içinde o düş
Yolum yoldaşım oldu                                                            Yolum, yoldaşım oldu

                                               Sustum, külde ateş idim
                                               Soldum, gülde kızıl idim
                                                Yolum, yoldaşım oldu

Neylersin/Yusuf Hayaloğlu

Bir gün bu mahsun sevdadan geriye
Kalırsa sadece o hüzün kalır
Sende anladinki yapayalnızız
Buluşmamız yasak görüşmemiz uzak
Devrilmiş kadehler gibi dönüyor başımız
Neylersin..
Ah güzelim incinmiş bir sesi vardır yağmurun yanaklarına
Vurduğun da hissedersin
Ve bir veda sözcüğü saçlarına
Titreyen bir öpücükle dokunduğunda
Bu anı dondurmaya yetmez nefesin
Bir film sahnesi gibi akar gider ayrılık
Neylersin..

Vardım Hint Eline

vardım hint eline kumaş getirdim
açtım bedestanı sattım oturdum
sen benim başıma neler getirdin
ben senin kahrını çekemem gönül
eline aluben sazlar istersin
göllerde ördeği kazlar istersin
benden mahbut gelin kızlar istersin
ben senin kahrını çekemem gönül
karabulut gibi göğe ağarsın
sulu yağmur gibi yere yağarsın
o yar senin değil ne çok bakarsın
ben senin kahrını çekemem gönül
Anonim

Gülümse-Rûken be / Sezen Aksu

hadi gülümse bulutlar gitsin/rûken be, bıla ewr bıçın
işçiler iyi çalışsın, gülümse/karker bı dıl bıxebıtın, rûken be
yoksa ben nasıl yenilenirim/ka ez çawa nû dıbım
belki şehre bir film gelir/ dıbe ku filmek tê bajêr
bir güzel orman olur yazılarda/ darıstanek ava dıbe lı çolan
iklim değişir, akdeniz olur, gülümse/ hewa dıguhure, dıbe behra spi, ruken be
sazlarım vardı, ırmaklarım vardı çok/ qamışên mın hebûn, çemên mın hebûn zehf
çakıltaşlarım vardı benim/ çaqılên mın hebûn
ama sen başkasın anlıyor musun?/ lê tu tışteki dın i, nızam fêm dıki?
tut ki karnım acıktı, anneme küstüm/ weki bırçi me, jı dayık suketi me
tüm şehir bana küskün/ bajar hemû jı mın suketi
bir kedim bile yok anlıyor musun/psikek mın ji tune, nızam fêm dıki?
iklim değişir, akdeniz olur, gülümse/hewa dıguhure, dıbe behra spi, rûken be
Şiir:Kemal Burkay

Yalancı Ayrılık / Ahmet Kaya

yoksun... umurumda bile değil
başucumda resmin hala duruyor
yoksun... defterimdeki yazın hiç silinmedi
eşiğimdeki ayak izin, hergün gelişin
gözlerimce gidişin hiç bilinmedi.
varsın böyle geçsin yabancı günler
varsın canımı yaksın yine yalnızlık
seninle doluyken baktığım dünler
yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık?
yoksun... umurumda bile değil
dudağımda adın şiir oluyor
yoksun... ezberimdeki sevdan hiç okunmadı
eşiğimdeki ayak izin, hergün gelişin
yüreğime gidişin hiç dokunmadı.
varsın böyle geçsin yalancı günler
varsın canımı alsın yine yalnızlık
kokunu verirken vazomda güller
yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık?
Şiir: Seda Akar

Aşk Halinde / Kemal Kahraman

Aşk halinde geçsin bu fani ömrüm
Hülyalı bir serhoş kadar bulutlu
Ben ben miyim değil mi suali olmasın
Kendi sokaklarında kıblesiz yolcu
Bir ayaz kursunda tenim duyayım
Kör olsun karanlık cefrimi bileyim
Bir senlik bahçesinde oyun düzeyim
Dewru dewran içinde mihmandar yolcu

Silsile

Ne demeli şimdi günahsız gidiyorsun
Kendi aleminden geldin bir hoşsun
Bir kadeh doldur bu son olsun
Arkası yoksa sende yoksun

Anlat bana cevherin kimdir?
Soyundan isen şaha ne hacet
İktidarlar kapısındasın demek hey dost

Bırak peşimi bana dağlılar gerek
Ya şah ya pirim ya merdan ali
Eseriniz ise kurtarın beni
Ahmet Aslan

Senlik Benlik Nedir Bırak!/Aşık Veysel



“...Söyleyeyim geldi sırası/ Kürdü Türkü ve Çerkez’i
Hep ademin oğlu kızı/ Beraberce şehit gazi/
Kur’an’a bak, İncil’e bak/  Dört kitabın dördü de hak/
Hakir görüp ırk ayırmak/ Hakikatte yüz karası...”



Edep Üzerine

"İnsanda yok ise 'Edep' neylesin medrese, mektep! Okusa Alim olsa yine merkep, yine merkep…"
 Mevlana

İnsan Ölünce...

"they say 21 grams is the weight we lose when we die.
 how much is lost? how much is gained? how much do 21 grams weigh?
the weight of five nickels, of a hummingbird, of a chocolate bar and perhaps also of a human soul." 

Yağmur ve Rüzgar


" Yağmur komünisttir; çünkü herkese eşit yağar... Rüzgar ise kapitalisttir, zayıf olanı yıkar..." 
Ernesto Che Guevara

Mutsuzluğa Var mısın?

"kim istemez mutlu olmayı
ama mutsuzluğa da var mısın?"
Cemal Süreyya

-Ağladım çünkü seninle konuşamadım. Ağladım çünkü sen beni görmüyorsun ve ben seni seviyorum.
-Ama ben bunu bilmiyodum.
-Bilmiyosun. Tabi nerden bileceksin? Sen ancak birisi öldüğünde duygusal yaklaşıyorsun. Senin duygu radarına girmek için illa ölmek mi gerek Behzat.
-Yok yani, yapamam ben.
-Haklısın. Cesaretin olmadan ne yapacaksın ki? Hayatımda tanıdığım en korkak adamsın. Herkese meydan okuyosun ama kendi duygularından korkuyosun. Geçmişe saplanıp kalmışsın. En büyük felaketler senin başına gelmiş demi, en büyük acıları sen çekmişsin, ben hiçbir bok bilmiyorum ki. Acı nedir bilmem yalnızlık nedir bilmem. Dünyanın ekseni kaydı behzat, 12 santim yerinden oynadı sen bana 1 santim bile yaklaşmadın. saplantılısın.
-Haaa. Bak ne güzel söyledin. Saplantılıyım ben. Benden bi bok olmaz. Biz senle hep kavga ederiz. Mutsuz oluruz biz senle.
-Mutsuz olalım. Ne var? Biz de mutsuz oluruz. Ben seninle mutsuzluğa da varım!

Susarak Özlüyorum/Fadıl Öztürk

sözcüklerim varmıyor uzaklığına,
suskundur takvimlerde adım üstelik,
bir bir düşüyor bütün öpmelerim,
ağır yenilgiler alarak.
kalbimse sildi bütün defterlerde,
adresini, yokluğunu kıyamet bilerek.
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip …
sense uzaklara çivili,
bir deniz gibisin resimlerde
dokunsan dersim olur göçerim mecburen,
yalnızlığın on milyon olur,istanbul
duydum çok sonra,
adın önemli değil;
acın aynı tadı veriyor zaten.

Kötü Adam Taklidi Yapmak


- Ben kötü bir adam mıyım Bahar?- Sen kötü bir adam değilsin Behzat. Sen kötü adam takliti yapa yapa kötü olmuş birisin. Kötü adamların arasında kalmış kötü olmuş birisin 

Takiyyecilere


adil davranmadıktan sonra
hacı, hoca olmuşsun kaç para?
hırka, tesbih, post, seccade güzel ama;
tanrı kanar mı bunlara?
Ömer Hayyam



Dağlı Bir Kabiledir Aşk/Fadıl Öztürk

aşk, dört işlemle ifade edilmeyen
görünmeyen rüzgar
bir kum tanesinin hafızasında kalan kaya parçası
düşün bozup bozup kendince kurduğu görüntüler
ve resmi tarih yazıcılarının asla anlayamadığı şeydir aşk
aşk, suda ıslanmaz
kutuplarda eksi altmış derecede bile yakar insanı
babadan oğula devredilecek bir mülkiyet ve iktidar da değildir aşk.
dini, dili, rengi, sınır ve bayrağı, nöbetçi kuleleri yoktur
ama genellikle biri sonunda yaralanır
acil servislerde de kaydına rastlanmaz
erken tanısı yapılamayan
yüreğimizi yurt edinmiş
ve asla düze inmeyen dağlı bir kabiledir aşk
aşk, dünyada dolaşan serseri bir ıslıktır
zamanın arşivinde esrarı çözülmemiş giz
dibe vurmuş mektuplarda solmuş elyazısı
telefonda uzakların ayak izi
defter arasında kurutulmuş gülün ahı
hep sürgün efsanedir aşk
kahramanı dağları deler, kuyulara iner
sevgilinin yokluğunda yağmalanmış kent görüntüsüdür aşk

Umut

"geçmiş olan dünden hiç yad etme yarın da gelmemişken feryad etme düşünme geleceği de geçmişi de şimdi şen ol da yaşamı berbad etme."
Ömer Hayyam 

Gönül Kapısı

“Gönül öyle yol geçen hanı değil dergahtır, paldır küldür girilip çıkılmaz günahtır.”
Mevlana

Mertçe Seven Kişi

“Sevdiğini mertçe seven kişi, pervane gibi özler ateşi. sevip de yanmaktan korkanın, masal anlatmaktır bütün işi.”
Ömer Hayyam

Hukuk ve İktidar



Hukuk, iktidarın fahişesidir!

Mikhail Aleksandroviç Bakunin 


Piraye İçin, 7 Aralık 1945/Nazım Hikmet


"bursa'da havlucu recebe,
karabük fabrikasında tesviyeci hasana düşman,
fakir-köylü hatçe kadına,
ırgat süleymana düşman,
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki sevgilim bu insanların evidir,
sevgilim, onlar zaten vatana düşman..."